10 Mart 2010 Çarşamba

Noskarlar!

Üşenmedim seyrettim…


The Hurt Locker: Çok akıcıydı. Sıkmadan, boğmadan seyrettirdi kendisini. Çekimleri, sahne seçimleri. Savaş filmi değildi o kesin. Daha çok addicted to… noktalı alanı neyle doldurursan doldur filmiydi.

Avatar: İyi filmdi. Ama Oscar jurisi genel olarak ‘’iyi film’’ tanımını farklı yapıyor. Ne hatırlıyorsunuz filmden? Ne düşüncelerle çıktınız? En iyi film oscarına zayıf kaldı

An Education: Sona doğru baymasanız kadın oyuncular için seyre değer

District 9: Çok iyi filmdi. Oscarda en fazla hakkı yenmiş film. En iyi filmi alır mıydı? Avatar alsaydı kesin almalıydı derdim. HL alınca arada kaldım. Cidade de Deus çok aklıma geldi filmde. Birilerini ötekileştirince ne güzel meşrulaşıyor olaylar değil mi?
The Blind Side: Oyunculuk için seyredilir. Hikaye rutin, sonuç rutin. Moral filmi…

Inglourious Basterds: Oscar??? Waltz aldı, filmden de en çok o akılda kaldı. Film yerine oyuncusu akılda kaldığına ve herkes waltzdan bahsettiğine göre… Gene de iyi filmdi

A Serious Man: Coen klasiklerinden biri. Yani genel hatlarıyla gereksiz bir film

Up: Eğer jürinin de küçüklüğünde dream bookları olsaymış, bu film kesin Oscar alırmış. Kazma juri işte. Ps i love you hatırladım vs vs. Ama ufaklığın babası iyi adam mı kötü adam mı çözemedim. Deleted scene lere mi kurban oldu onu da çözemedim. Sonda bir ana gördük o kadar!

Up in the Air: Seyirlik ama oscarlık değil. Ne alaka anlamadım.Bu aday olup alsa mahkeme kararı ile geçmişe dönük faiziyle ne filmlere oscar vermek lazım

Precious: Senaristi türk mü acaba diye baktım ama olamaz, tecavüzcü baba, bize ters, tecavüzcü ne bileyim almanyadan gelen akraba falan olsa tam uyarlama türk dizisi çıkar. Perşembe günkü diziye alternatif olur.

Oscardan önce yazmadım ki juri etkide kalmasın! HL almasa da Up veya District alsa üzülmeyecektim, ama bu 3’ü dışında biri alsa isyan ettiresi bir Oscar olurdu.

Hiç yorum yok: