27 Temmuz 2010 Salı

Bahis Vakti: The 2010 Barclaycard Mercury Prize

Uzun zamandır ara verdiğimiz bahis sezonu açıldı

Keşke daha fazla katılım olsa da kazandıklarım artsa demeden de duramıyorum!
Adaylar şöyle:

Biffy Clyro – 'Only Revolutions'
Corinne Bailey Rae – 'The Sea'
Dizzee Rascal – 'Tongue N' Cheek'
Kit Downes Trio – 'Golden'
Foals – 'Total Life Forever'
I Am Kloot – 'Sky At Night'
Laura Marling – 'I Speak Because I Can'
Mumford And Sons – 'Sigh No More'
Paul Weller – 'Wake Up The Nation'
Villagers – 'Becoming A Jackal'
Wild Beasts – 'Two Dancers'
The XX – 'XX'

Ben haftasonu aşağıdaki yerde tüm albümleri çoğu içim bayılarak dinledim


Genelde müzik dinlerken bana eşlik eden 
ve 
yorumlarıyla katkıda bulunan adını Panço koyduğum arkadaş ta budur.
En son ahtapot olayı nedeni ile ben de bulduğum ilk hayvanata sarıldım tabi ki


Sadede gelecek olursam çok yoruldum...
Formumu korumak için bu sıkı çalışma programında teknoloji ve doğayı birleştiren şu aleti kullandım


Aday gruplar ve pek bir favori şarkıları bunlar


Groove'da pek sevmemiş olacak Kit Downes yok. Onun da Golden'ı burada'n dinlenebiliyor

Senin koydukların yetmez ben albümlerin incelemelerine bakacağım diyen kıllar için link'imiz 

Şimdi gelelim adayıma
¡¡¡Şimdi bu yarışmalarda nedendir bilinmez halk'a soruluyor fikirleri!!!*
Eeeee onlar ne bilecek 
Tek ben ve etrafımdaki yüksek müzik zevkli insanlar seçseydi
Kesin birinci I am kloot olurdu.
Ben son zamanlarda bayılarak dinliyorum kendilerini
Ama dedim ya halk işte, gidecek verecek oylarını
O zaman amaç kazanmaksa
Adayım the XX 
Plase M&S ve D. Rascal

Hayırlı uğurlu olsun

25 Temmuz 2010 Pazar

Son Çığlık: Remember me!


Eeeee geçenlerde alt yapıyı yaptım, sefil çığlıkçıyla. Sıra geldi benim son isteğime. Aslında en başta o yazıyı yazıp, sonuna da ekleyecektim bu da benim tercihim olurdu diye. 

Müzik bir metafor gibiydi aslında, çok ama çok sevdiğiniz bir şeyi bir daha elde edemiyeceğiniz şekilde elinizden alacak olsalar ne yapardınız da olabilirdi soru? Kendime uyarlarsam seni men edeceğiz ya da artık yapamaz hale getireceğiz en son yapacağın ameliyat ne olurdu veya kuaför Osman iki elini keseceğiz son saç kesimin haftaya salı saat üçte gibi gibi, veya vedalaş onu alacağız senden...

Yani aslında sormak istediğim şeyi tam açıklama imkanım yok, çünkü soru size ait olunca kişisel duygularınız çok etkiliyor algınızı, ama dedim ya olaylar kişisel olunca açıklama yapmak zor olduğu gibi, bir yere kadar da elzem hale geliyor. Neyse dağıtmayayım...

Ben kendi sorumu kendimce algıladığım için daha çok en sevdiğim şeyi kaybetme üzerinden gittim sonuca. Düşündüm eyyy Bora efendi, son ameliyatını yapacaksın sonra doğru migrosa seni sebze meyve reyonu elemanı yaptık dense... ya da aslında daha realist olayım sanırım o halimle (o halim işte karıştırmayın) olsam olsam vapur iskelesinde jeton satıcısı olabilirim belki, ya da yok yok milli piyango bilet satıcısı

Ne yapmayı seçerdim?  Büyük bir operasyon mesela, daha önce denenmemiş! Tarihin son ameliyatı:)! Mesela basit bir yağ bezesi de olabilir, temiz, komplikasyonsuz. Yoksa en sık yaptığım, beni çok zorlamayacak rutinimde olan bir şey...

Cevaplar arttıkça vazgeçtim. Anladım ki olay operasyonun tipi değil ki sadece o an ne hissettiğim... Düşünsenize artık ''FİN''. O zaman anladım ki hayatta bir şey son defa  yapılacaksa kendin için yapılmalı, çok özel zor bir ameliyat mı? kesinlikle hayır, ne olacak ki vay be denmesine çok mu ihtiyacımız var. Yakama rozet mi takacaklar? Basit bir ameliyat veya rutinimde olan mı... Ighhhh!

Son yapacağım işte o anı unutturmayacak bir şey olmalı, karşımda ameliyat yapmaktan en fazla zevk aldığım kişi, kaliteli bir sohbet (evet ameliyathanede sohbet ederiz, itiraf ediyorum), fonda iyi müzik vs vs. Evet son şarkıdan nerelere geldim, bazıları son şarkıda insanlık için çaldı, bazıları karıları, kocaları, bazıları kendi yaraları, egoları vs vs. Ben kendim için çalacağım. O an kim hoşlanır kim üzülür, kim takdir eder umurumda olmayacak. Seçimimde ana kriter bu...

Derdimi umarım anlattım, şimdi ben malesef ritüellere inanırım, karım bundan nefret etse de bazı şeyleri belli şekilde yapınca daha çok zevk alıyorum. Bu şarkıyı da dinlerken yalnız olmak isterim, belki yazlığın sahilinde ekim ayında ki o tarihlerde akşam kumsalda kimse olmaz. Sırt üstü uzanmış kumların üstünde, kulağımda kulaklığım, elimde içkim. Ya da @ the end of the world'de, ki böyle bir yer var ben gittim.

Bu sebeple tavsiyem sırt üstü uzan, bilgisayarın hoparlörüyle yazık etme bu son isteğime, tak kulaklığını, oku aşağıdaki sözleri

Kapa şimdi gözlerini ve öyle bas play'e


23 Temmuz 2010 Cuma

Revenge is more human


Forgiveness is fine
Forgiveness divine

But, revenge is more human





20 Temmuz 2010 Salı

KaVrAm KaRmAşAsı

This part is;



Bu da bu da geçen hafta çok dinlediklerim


D.N: bu alfabeyi koymuşken ismimi nasıl gösteririm ona çalıştım, ben şanslıyım iyi adımda T yok

My own voice must soothe me

Şu anda sitede çocuklar cd çalar indirmiş müzik dinliyor. Tabi ilginç, sene 2010, Metallica dinliyorlar! Yaşları daha anca 15-16. Nostalji oldu benim için de. Onlar cd çalar dinliyor biz o yaşlarda walkman kullanırdık.


Mersin'de kaçak mallara ulaşım kolaydı o senelerde
En kralı Sony'ydi, sonra Aiwa ve daha az sayıda Sharp vardı o zamanlar
Kimse bilmez tabi bir de Sony alırken tartı kullanırdık:) Taiwan mı, Japon mu? FX 303 mü, 403 mü neydi serinin adı. Mega bass tuşu vardı ki çok heyecanlanmıştım o zaman:)
Taiwan olanlar hafif olurdu, tam hatırlamıyorum aslında made in taiwan yazısı yok muydu da biz bunları tartıyorduk anımsayamadım, ama ciddi ciddi bakkal tartısında rica eder walkman tartar ağır olanın kaliteli malzemeden yapıldığı kanaatiyle sahibini pohpohlardık ''tamam, bu iyi mal:)''

Ne alaka mı! Aşağıdaki çocuklar My friend of misery dinliyor, bugün 2. oldu bu, hastanede birisinin de telefonu bugün introsuyla çalıyordu. Bu oldukça zor olabilecek bir şey, evet evet bir rastlantı!

Ben black albümü walkman'de o zaman öyle google yok şarkıyı yaz lyrics de sörç et, eğer kaset kapağında sözler yoksa (ki o zaman genelde olurdu, ama orjinal kaset geç gelirdi, mersin çarşısında pioneer müzik diye bir yer vardı onlar doldurma kaset yapardı, çok meşhur yerdir, acaip listeler yaparlardı, kaset kapakları beyaz kağıttan, içindeki şarkılar times new roman 12 punto) dinleye dinleye çıkartırdık, bir elde de redhouse:) İngilizce dersinde kim çok müzik dinliyorsa v lirikçiyse o hemen abidik gubidik kelimeler kullanmasından belli olurdu

İşte böyle bu şarkının sözlerini çıkartırken çok etkilenmişim demek ki hiç unutmam ki hafızam bu olaylarda acaip zayıftır. Hatta sözlerinin tamamını istiklal marşı okur gibi müziği çalmasa bile kafiyesiz okuyabildiğim tek şarkıdır o derece

Buyrun sözleri, aslında kendimi deniyim yazayım dedim ama kim uğraşacak akşam akşam.



You just stood there screaming
Fearing no one was listening to you
They say the empty can rattles the most
The sound of your own voice must soothe you
Hearing only what you want to hear
And knowing only what you've heard
You, you're smothered in tragedy
And you're out to save the world

Misery
You insist that the weight of the world
Should be on your shoulders
Misery
There's much more to life than what you see
My friend of misery

You still stood there screaming
No one caring about these words you tell
My friend, before your voice is gone
One man's fun is another's hell
These times are sent to try men's souls
But something's wrong with all you see
You, you'll take it on all yourself
Remember, misery loves company

Misery
You insist that the weight of the world
Should be on your shoulders
Misery
There's much more to life than what you see
My friend of misery

You just stood there screaming
My friend of misery


Şimdi baktım türkçesini de koyayım diye Skandal! Bu nasıl çevirilerdir aman aman yazık, adam google çeviriye yapıştırmış sonra kafasına göre düzeltmiş cümleleri, iş başa düştü




My Friend Of Misery Türkçe Çeviri

Orada sadece çığlık atarak bekliyordun
Hiç kimsenin seni dinlemediğinden korkarak
Hey dostum (benim yumurtlamam) derler ki en çok boş tenekeler takırdarmış
Kendi sesin seni teskin ediyor olmalı
Sadece kendi işitmek istediklerini duymak ve,
Bilmek sadece duyduklarını
Sen, sen (dostum) trajediye boğulmuşsun
Sen artık dünyayı kurtaramazsın
Sefalet
Israr ediyorsun tüm dünyanın ağırlığının
Senin sırtındaymış gibi olduğuna,
Sefalet
Hayata dair senin gördüğünden çok daha fazlası var dostum
Ahhh benim sefil dostum
Hala orada çığlıklar içinde bekliyordun
Kimsenin umurunda bile değil bu söylediklerin
Hey dostum sesin kesilmeden önce...
Bir kişinin mutluluğu bir diğerinin cehennemidir
Bu anlar insanların ruhlarını sınamak için var
Fakat tüm bu gördüklerinde yanlış olan bir şey var!
Sen, sen her şeyi üzerine alıyorsun ama
Unutma sefalet kalabalığı sever

Sefalet


Israr ediyorsun tüm dünyanın ağırlığının


Senin sırtındaymış gibi olduğuna


Sefalet


Hayata dair senin gördüğünden çok daha fazlası var dostum


Ahhh benim sefil dostum


Orada sadece çığlık atarak bekliyordun


Benim sefil dostum











19 Temmuz 2010 Pazartesi

Yavaşşş

Ne zamandır ha çıkacak, ha çıktı
Anayasa mahkemesi ne diyecek derken Tam Gün yasaçmalaması çıktı
Ben tam güne karşı değilim, yasayı özünde destekliyorum
Ama bu ne kardeşim zaten işletilemiyeceği belli bir halde çıktı
Ne dedi anayasa mahkemesi 
Devlet hastanesinde çalışanlar sen dışarda iş yapamazsın, sen sabah 8 akşam 5 devlette
Üniversitedekilere ise serbest bıraktı 
Niye? Orasını anlayamadım. Amaç ne yasa tasarısında? sağlık hizmeti için hastaneye başvuran sağlık güvenceli adamın kafasında şu soru işareti kalmasın '' acaba dükkana gitse miydik?'' Eeee bu üniversiter şahsiyetlerin dükkanı dükkan değil mi?
Bu yasa daha bir ödüllendirme oldu onlara, artık rekabetleri azaldı, nema arttı
Bugün bir köşe yazarı coşmuş çok iyi oldu diyor; bu hocalar eğer böyle olmasa kaçar giderdi tıp eğitimi hocasız kalırdı falan! Hastalar bu güzide insanların bilgi birikimlerinden faydalanamazdı diye devam ediyor. Onlar bilim adamıymış. Onlar bilim adamı ise bunca eğitim araştırma hastanesinde klinik şefliği yapan prof. ve doçentler ne? Şunu net söyleyebilirim onlar bilim adamı ise bunlar en az onlar kadar bilim adamı, öyle atıp tutmak kolay.
Tam gün çıkacaksa tam çıkmalıydı,sulanmadan, şimdi eşitliğe aykırı bu haliyle diye Danıştaya gidilecek, onlar da kamu görevlisi biz de onlar serbest muayene çalıştırıyor, devlettekiler neden açamasın diye ve kuvvetle büyük ihtimal iptal gelecek, ve yazık bu kadar emeğe
Normalde bu konularda yazmam ama sinirlendim bu hafta, artık yeter be bu kadar hekim düşmanı bir toplum olamaz ne kadar internet yorumcusu, yazarı varsa karambolde geçir doktora.
Artık kıskançlıklarından sanırım salyalarını akıta akıta o ezik geçmişlerinde içlerinde nasıl bir hastalıklı ifrazat biriktirdilerse kusuyorlar
Yok türk doktoru ne yetersizmiş, yok havamızdan geçilmiyormuş da aslında onlar bilirmiş ne kof olduğumuzu, ulan sen kimsin? Kazandın da anan mı göndermedi? 6 sene oku, o okulun son 3 senesi nöbet tut, kahır çek, son sene intern denen birşey ol, burada birşey lafını bilerek seçtim, o çok farklı bir yaşam formudur çünkü, sen gibi okul bitti iyi kötü bir diplomam var diyeme, en yüksek puanlarla girdiğin bitirdiğin zaman doktor ünvanının zevkini bile almana izin verilmeyen sürece gir...
a: oğlan/kız ne iş yapıyor?
b: doktor oldu
a: ne doktoru?
b: geçen sene mezun oldu uzmanlığa hazırlanıyor
a: haaa desene pratisyen daha
b: hı hı (hafif utanarak)
Kabahat ya o kadar sene maddi manevi zorluk çekip okutmak çocuğunu, utanır doktor anne babası çocuğunun pratisyen olduğunu söylemeye kimse dillendirmez ama öyledir durum. Ulan 4 sene okuyup mezun olan adamı savcı yapıyorlar ki çoğu puanını geçtim bir tarafı yetmemiş tıp yazamamıştır, anası babası ağzını doldura doldura oğlumuz da savcııı oldu diye gezer ortalıkta sayın savcıma baksan dağları geçtim everest ilkokul ödeviymiş yürüyüşünde, kollar ayrık bacaklar badi badi.
Tıp bitti sonra Tus denen illet, okul bitti evin doktor oğlu kızısın dönersin eve 24-25 yaşında anne babadan harçlık almaya devam otur ders çalış. 10 gün kapanırsın canın bir sinema çeker, utanırsın gitmeye...
Sonra kazandın gittin gün-aşırını bir çakarlar 2-3 sene gelemezsin kendine. 5-6 sene de ihtisas ohh yeme de yanında yat. Yaş olmuş 30, akranların sen asistanlık denen sefayı sürerken askerliği yapmış, savcı olmuş baş, mühendis olmuş em bi yey li üretim şefi vs vs. Ama adamın başka derdi evi, geçim derdi yok, tek derdi doktorlar şöyle adi, böyle yetersiz, çok kazanıyorlar...
Sen hukukçu, gittin tez yazdın, tezin ödüllere doymadı, türk yargı sistemini şekillendirdin adın fezaya yazıldı, sen mühendis arkadaş, ürettiğin roketlerin satışıyla iç borç bitti, harem-gebze dolmuşu gibi aya seyahat araçların. Zaten iktisat, işletmecilere bir şey demiyorum.
Ne oldu sen 2. çocuğu yapsak mı hanım derken ben askere gittim yaş oldu 32, dönünce mi? Sen bir rahat göründün gözüme derler, git bakalım mecburiye... 3 nokta çünkü bu mecburiye gidenin hali meçhul
Eeeee beğenmiyorsan git kardeşim madem zekisin ABD ye EU ya diyen bir tane mal var. Sonuna da eklemiş kapasiten yetmiyor değil mi? Hehehe diye!
Sen finansmanını sağla ben yarın amerikaya gidip ortalığı dağıtacak kaç tıp öğrencisi bulurum sana, iş sadece sınavla bitmiyor cahil sığırcığım, bunun barınması, yemesi içmesi var! Filmlerdeki gibi öyle Dean Richards alıp evinde balla börekle beklemiyor seni gel oğlum/kızım bende kalırsın diye.
Hani bazen ağzı olan konuşuyor deniyor ya, .ötü olan da ötüyor , gerçekten. Ben 2006 da deprem nedeni ile gittiğim yerde er milletten doktorla çalıştım. ABD, Kızılhaç, UN... Kimse bana batılı doktorlar şöyle böyle demesin. O ER, House anca alice'in diyarında kafadaki tavşan. Ben de severek izliyorum ama vay be elin ecnebisine bak neler yapıyor delüzyonlarına kapılmıyorum. Çoğu zaman öyle şeyler oluyor ki argo söylemiyle ''yavaşşş '' diyorum izlerken!

ÖZET: Herkes haddini bilsin. Evet artistiz, evet bir tarafımız kalkık, ama bunu bu ülkede hak eden bir grup varsa ki bence olmamalı o da biziz. Sıkıyorsa yiyorsa gece karnın ağrıyınca atla new york uçağına, fazla mı geldi parası ya da bas git londraya easy jetle...

16 Temmuz 2010 Cuma

Sana ne? diyene ok, just for now!

Birisi bana sana ne dediği zaman eskiden sinirlenirdim acaip...
Şimdi az bozuyor beni. Uzun zamandır duymuyordum bu lafı bugün öğle yemeğinde aperatif olarak aldık.
Ama öyle hmmm ''sana ne yahu boşver'' sana ne'si değil böyle dolu dolu ağzı dolduran cisinden ''sana ne lan'', tipi
Sadece tarihe not olsun, kimin hangi dönemde ne psikolojide olduğunun notu, yakın zamanda maalesef daha kötü şeyler olacak gibi geliyor, umarım her zamanki gibi yanılıyorumdur

Aslında kötü gitmiyor bu aralar, iş iyi, psikolojim as always
Sosyal yönden biraz normalizason
2 konsere gittim geçen hafta cumartesi ist. modernde İmogen Heap, salı kuru arenada Massive Attack.
Her ikisi de güzeldi iyi ki gitmişim
Ama bu hafta her gördüğüme dedim, mutlulukla zaman zaman elimi kolumu sallaya sallaya anlattığım üzere İH konseri inanılmazdı. Burada 10 sayfa yazsam yazılır derecede bir konserdi. Ben sınav zımbırtısı ne sonuçlanır bilemediğimden bilet işini sallamıştım, sonra bilet bitti vs vs, hayatımda ilk defa konser kapısında belki bilet bulurum diye gittim 3 saat önce, hayır utangaç olunca insan soramadım da bilet satan falan var mı fazlası olan diye? Bekle bekle ben gibi biletsiz ama umutlular çoğalınca biletix zorladı, iksv direndi ekstra bilet satışı başladı saat 9'da ve girebildim ki  iyi ki gitmişim, bu kadın inanılmaz, çok ama çok üstlerde, o eğer şarkıcıysa, sanatçıysa diğerleri ne sorusu gitmedi aklımdan, yani müziğini seviyorum zaten de müzik değil, sahnede duruşu, konuşması, sahne dekoru, aldığı, mikslediği sample lar, kullandığı alet edevat, hikayeleri ''vay anasını sayın seyirciler'' di, hatta daha ileriye gideyim, izlediğim konserler içinde dvd ler dahil bu sene izlediğim en güzel şeydi belki tvimyprnt la kafa kafaya ama onlar zaten kanka sorun olmaz. Bu konserle ilgili bir şey yazma sözü kendime.

Massive de güzeldi ama ortam çok .oktan dı, 65 oktan, yani sanırım mazot. Gereksiz bu kadar kişi bir salı günü nasıl bir araya getirilebilir anlamadım. Konser başlamış Bird sahnede zaten sallayan yok, MA çıktı söylüyor, elinde telefonu bak zıplıyom zıplıyom telefonumu sallıyom bul beniiii diye haykıran kız*, 20 bira alıp koca konser alanını konserin pik anında elinde tepsiyle katetmeye çalışan  ismi torkunç** olan çocuk, baba ortam sallanıyor vayss be diye önümde acı yemiş, gümrüğüyle boğuşan kangru misali tepinen beybi boylar vs vs Ama grup iyiydi oradan farklı  görünüyor demek ki zevk aldılar bu sebeple de iyi performans oldu tabi bence, keşke el bombası tarzı kısa menzilli, seçici etkili, konserin konseptine saygılı olalım ve ekleyelim doğa dostu  atom bombaları yapılsa da kullansak..

Lise yemeği bu sene mersin'de olacaktı fakat iptal olmuş, bugün öğrendim. Canım sıkıldı. Uçağıma kadar ayarlamıştım oysa ki. Takip edebilmek için re-yunyın yaşadığım sosyal hayat paylaşım modülüne farewell deme vakti geldi yeniden , aklıma getirdikleri ki artık kendi testimle de kanıtladım, disturb, distrübütör, diffucult oldu***



*: bu abla arkamda tam 1 saat durdu, kendisiyle ilgili notlarım ve önerilerim olacak
**: orkun, tarkan ve kıvanç isimlerinden oluşan isim, torkunç the korkunç gibi
***: bir tek ben anlarım, ne diyorum diye kasılmaya

7 Temmuz 2010 Çarşamba

Singing Dracula

Vampirler çok güzel demişti birisi
Ben o kadar iddialı değilim ama, şarkıları güzel oluyor bu kan emici hikayelerin


Bu liste de vampir filmleri kökenli


Bu şarkıyı duyduğumdan beri sözlerini de ritmini de çok seviyorum,


A tear in my brain
Allows the voices in
They wanna push you off the path
With their frequency wires

And you can do no wrong
In my eyes
In my eyes
You can do no wrong
In my eyes
In my eyes

A drunken salesman
Your hearing damage
Your mind is restless
They say you're getting better
But you don't feel any better

Your speakers are blowing
Your ears are wrecking
Your hearing damage
You wish you felt better
You wish you felt better

You can do no wrong
In my eyes
In my eyes
You can do no wrong
In my eyes
In my eyes
In my

In my eyes
In my eyes
In my eyes


Filmler de bunlar.
Aslında bir temalı haftasonu film kapanması yapılabilir evde
Tahin-pekmez yer film seyrederim






Chief İntern!!!

Dün akşam saat 5 itibarı ile ünvanım budur enternasyonel olarak!
Daha önce general surgery specialist diyorlardı.
Ben bu işten hiç anlamadım.
Aylarca çalış çabala, sınava gir
Karşılığında kelime yabancılardan alınma diye 9 sene öncesine dön
İntern ne be:) Kavgada düşmanıma söylemem.
Daha da açayım intern ne derseniz, halk arasındaki tabiri ile İNTÖR yahut İNTÖRÜN

Şimdi kapıda yazan ünvan da değişecek, sanırım hastalar ''aaaa bu daha asistanmış, baş olsa ne yazar'' derler
Ahhh benim akılsız başım, ben ne ettim deme zamanıdır zaman
Chief executive resident mesela daha havalı duruyor
Neden mi ingilizcesine takıldım, baş çok irrite edici bir kelime, fonetik olarak gıcık ediyor beni
Başhekim derken öyle durmuyor da başş asistan dediğin zaman ürtikeryal


Neyse demem şudur ki bugün itibari ile uzman (ki söylermesi bile güzel uzmannn, uizmannn, azmannnn) ünvanım elimden alındı ve sefil, yolda görsem bir tekme de benim atacağım, evrim teorisindeki gelişim sürecinin hangi basamağında takılıp, kaldıkları bilinemeyen bir güruha tırnak içerisinde ''başş'' oldum.

Haa haa haaa şaka tabi
Hayırlı uğurlu olsun bana

5 Temmuz 2010 Pazartesi

Alternatif

Nedir kardeşim bu sigara paketlerinin üstü diye
Haklı da! Zaten yazı yazıyordunuz, ayağınız düşecek, ciğerleriniz patlıyacak diye ne gerek var zorla gözümüze sokmaya,
Ben alternatif en azından içimden geçen resimlerden örnekler buldum. Bunları 4 cm X 3 cm yapıp print edip aldığım sigaraların jelatininin altına koyma planım var.
Bir de link var ki oğlum kızım içme artık müdahalelerine ama bakın şöyleymiş böyleymiş demek için








4 Temmuz 2010 Pazar

Akustik

Sabah sabah, güzel uykumu almışım
Oturmuş ne zamandır birikmiş, yayın işleriyle uğraşırken
Eksen yaptı yapacağını
Önce fix you akustik, ulan ne güzel ha bunun da akustiği derken
Sia breath me akustik... 
Bak bak bak fix you breath me, iyi ozaman da
bizi kim hayata döndürecek, onaracak peki
Kim you, kim me!


Then breath her!


Bunlar da şuradan buradan


Tutunma

Az önce filmi seyrettik
Ben şahsen seviyorum Twilight serisini, C. ise tutulma seviyesinde
Çok eleştirdiler insanları, ayyyy tiinaycır işi, böghhh falan şeklinde
C daha filmler çıkmadan seriyi bitirip, her episode'u özetlediği için konuya hep hakim oldum
İlk kitabı da zaten ondan önce okumuştum.
D&R da yaşı biraz daha 20'nin 30'a yakını olan çok bayan gördüm (bayan!!!), sağı solu kesip
Acaba alırken gören olur mu diye tedirgin hallerini gizleyemeyen
Sanki kültür erozyonu yaşıyorlar, o güne kadar hazinelerine! dünya klasikleri ile kattıkları herşeyi kaybedeceklermiş gibi
Garip bir durum, genç burada gençten kastım daha 18'e yakın toplumun bir şeye ilgi göstermesi 
tukaka endikasyonu mudur?
Aynı duyguları Gossip Girl'de de yaşıyorum. Oradaki durum biraz daha farlı
İsmi dedioducu kız olunca mask-ül leynnn etrafım FM i.ne buluyorlar bu olayı
Bir iki defa ne buluyorsun lan o dizide diyen kişilere neyi sevdiğimi anlatmaya çalışırken buldum kendimi neyse toparladım sonra
Bu saydığım iki yapımın da çok önemli özelliklerinden biri müzikleri...
İnanılmaz iyi seçimler, süper sahne şarkı seçimleri var.
Son filmin müziklerini de baya beğendim.
Aşağıda örnek vereceğim şarkılardan
Zaten S Meyer ortak zevklerimiz olan bir yazar ama ben onun kadar fanatik değilim


Bu akşam bir iki bomba daha dinledim
Knight&Day trailer'da Uprising kullanılmış


A pain that i am used to ise The Sorcerer s apprentice'de. Bunu çook önce bir yere yazdım ve video koydum ben ama anımsayamadım şimdi


Birkaç örnek te Twilight Eclipse'den


Özel tutkum sebebi ile Sia'cığımı o listeye koyamadım
Zaten hastaymış. Geçmiş olsun mesajı attım bugün geri dönmedi, ama henüz!
Henüz mü? diyenlere daha önce dönmüşlüğü vardır diyebilirim sadece


2 Temmuz 2010 Cuma

Winston is back!

Az önce The Gathering Storm bitti...
Tarih filmlerini seviyorum hele 19-20 yy ayrı keyif veriyor.
Ama Gathering Storm çok farklı bir yere sahip. Seyretmeyenlere şiddetle tavsiye ederim
Severseniz John Adams'la devam edin...
Bu arada kayıt altına alayım TGS ile ilgili bişey yazacağım


Bu ara kitap okuyasım var ama ne okusam diyen varsa:
Nick Hornby Shakespeare Wrote For Money önerebilirim. 
Bugün kitapçıda gördüm Shakespeare para için yazdı ismi ile Sel Yayıncılıktan çıkmış.
Eğer mümkünse english is offered.


Bir de kendisiyle tanışmama vesile olan 31 Songs...
Kitabı okuduğumda ben de listeye başlamıştım!
Sonra sayı 3 haneli olunca bırakmıştım.

Yine bugün gazab-ül kargoya uğrayan 
ve 
kısa dönem askerlik süresinde elime geçen DVD lerime kavuştum
Bir adet P. Jam ve EBTG sahibi oldum
I'm Walking Wounded like an Animal!!
Şimdi aklıma şu geldi:
acaba klipteki gibi boş çerçevelerim olsa yanımda
şaka gibi hastalarım veya mecburi kozcu misali mecbur kaldığım kişiler konuşurken çerçeveleri suratlarına tutsam, bir nebze aslında o an orada değilmişler gibi gelir mi acaba bana?
Böyle televizyon ekranı hissi verseler, sanki uzaktan kumandanın düğmesine basınca fıyttt