26 Mart 2011 Cumartesi

gıcırdandım takatsiz

Ne zamandır yazamıyorum, sebebi bir tarafımda birşeyler uçuşması değil (pire pire ), çok yoğunum ayy o toplantı bu ameliyat da değil.

Şimdi beni az da çok da olsa bilen bilir, sabah işe gelirken pek kulağım boş gelmem hatta hiç gelmem, ya pil bitmiştir, veya pil bitmiştir, alternatifi aklıma geldiği kadarıyla yok. Konuya döneyim, şimdi sabah evden çıkınca yakıyorum pufu pufumu, kulağıma takıp basıyorum randoma, zaten anca durağa varana kadar uyanabilip, ayılan bünye o zaman idrak yeteneğine kavuşuyor ki'' dannnn'' artık random ne vurduysa vay vay vay diyerekten ben bunu yazarım bak aklıma şöyleydi böyleydi:

hemen çekiyorum telefonumu, mesaj hanesine gelip aklıma geleni daha sonra bana hatırlatacağını düşündüğüm kelimeyi yazıp, taslaklara kaydet, böyle böyle yaza yaza işe varıyorum. sorun bundan sonra, akşam eve geldim, üj bej okudum, tık tık badi çek falan derken açıyorum telefonu, taslanklara bakıyorum ''paça, birtan'' sonra düşün de düşün buuu neee? duble paçadan nefret ederim mi gelmiş aklıma (ki kendisi 7 günaha veya 9 kusurlu harekete denktir zannımca), yoksa paça falan içerdik çocukken ayılma ritüelinin tamamlanması boylamında!

cuk! maalesef hatırlayamıyorum, birtan kim veya ne, paçacı mı, hangi şarkıyı dinlerken aklıma gelmiş, yok, yok parmak dombili, kişi el melekelerinden yoksun, telefon taçmatik olmayınca ( geç ayfonu, dokunmatik giphone f98 alacak ufkum bile yok) genelde bir yaklaşık sonuç oluyor benim dipnotlar.

neyse sabah dış görevden işe gidiyorum, yol uzun dedim belki evde hatırlayamıyorum ambiyans meselesi olabilir. bastım şafıla, ısınma turunda dandik kovboylar, uyanmaya başlarken pj titresin ey ingiltereden bir şarkı geldi, dank eti kafama

o paça değil, o da birtan değil. serbest çağrışım yapınca (karanlık yerler yardımıyla) hatırladım sanırım herşeyi. alemin öve öve bitiremediği, benim siyaset meydanı tadında, bol politik baharatlı olması sebebi ile tam kucaklayamadığım albümden en sevdiğim şarkı bu yerler, kendimce değiştirip, dinlediğim hali bu

I got up early,
washed my face-s,
walked the streets
and put up cases.
Passed through
the damned buildings,
went hellwards,
and some of me returned,
and some of me did not.

In the fields and in the forests,
under the moon and under the sun
another summer has passed before us,
and not one man has,
not one woman has revealed
the secrets of this world.

So my young men hid
with thoughts, in the dirt
and in the dark places.

yani demem odur ki,
birazım döndü, birazım dönmedi sözleriyle;
hayat sabit olmuyor, ben mesela bir parçamı öldürünce (parça bak parça paça değilmiş!)
o parçanın yeri puzzle parçası, eşleşiği gibi sabit kalmıyor, eğilip büzülüyor falan şekli değişiyor

gidenimin, geri dönüşü bu yüzden zormuş gibi, onu oraya tekrar sokmak falan, ecüş bücüş olmuş yere tıkıştırmak
hem parçaya hem bana yazık gibi
özet olarak sen senden bir yuvarlak dilim gönderdin, o dilimin koptuğu yer de zamanla gitti eğri büğrü üçgene döndü
senin dilim döndü o yuvarlağı oraya tıkıştırınca sen asla eskisi gibi olmayacaksın, şeklin şemalin değişecek gibi gibi...

tabi akla gelen başka bir sıkıntı da, ki aslında  bu sıkıntı aslında eskilerin deyimi ile çok düşük ihtimalle makine tanrımız da olabilir
''o yuvarlak dilim acaba orjinal haliyle mi kalacak? zaman onu değiştirecek mi falan?''
opti-pestimist yaklaşalım, evet zaman onu da değiştirecek ama gene eski yerine uyma şansı bir mucize
durum bu 
paça/pa(r)ça işini çözdüm ve

gelelim birkana
bunu bulmam daha kolay oldu aslında 
geçen hafta bir ara baya tool dinledim,

''parçaların tam oturduğunu biliyorum
çünkü onları bölünürken izledim''

par(ç)a burdan pieces'tan çakılmış kafama

birkan da aslında birhan olacak
hayatta şiirle şairle işi olmamış biri olarak
ki çok imreniyorum bazılarına
tam olaya bodos girecek ezberden cuk oturacak şiirler falan biliyorlar ya
böyle hafif kısık gözlerle ufka bakıp
mırıldanırlar falan, ortamda herkes bir tüyler tiken tiken moduna girer, lafımız yok hayranıyız da ben öyle olamadım, sevmem şiiri de okuyanı da diyerek kapatayım dağıtmayayım daha fazla
burada benim not almaya çalıştığım kişi birhan keskin olsa gerek,
okuyup da anladığım nadirlerden, ödül falan da aldı yakın zamanda
hayatın koyduğun yerde durmamasıyla ilgili bir şiiri de vardı kendisinin,
sevelim sayalım
bu ara ilgimi çekeler
imojen abla heap song gibi bir projeye başladı
sen mesaj atıyorsun o sözleri kullanıp falan yapıyor
minimal ekşi roman gibi birşey
dm attım bakalım nasip kısmet
bugün unkle konseri var
biletimi yaktım maalesef, katılma zorunluluğu olan katılmazsam aile birlik ve dirayetine olan inancımın sorgulanacağı bir doğumgünü var bugün
yoklama olacak, imza alınacakmış falan

Liste Böyle;


grooveshark özürlüler için gelsin ana-thema şarkımız (ilginç oldu anathema falan, peh)


bu da collapse trailerı
albüm rh'den de pj'den de hallice
çok fazla kelime oyunu var gibi,



eddie vedder'da yakışmış
hooray hooray

7 Mart 2011 Pazartesi

round & round & round & round & round & round & round & round & round again


grip oldum, fırk fırk
nefes alamıyorum, ama gripten değil o başka şeyden
ciddi anlamda rahatlamaya ihtiyacım var ki bu rahatlama olursa eş zamanlı kıyamet de kopacak gibi
haykırasım var aslında bir nefes alsam haykıracağım
ondan almıyorum belki o nefesi, bilinçli bilinçaltının, bilince hakimiyeti sonucu
us-lu durmaya fazla alıştım, alıştırıldım galiba
vuran vurana bu ara ama çek sineye, at heybeye a-dama dönüşme sürecimi bir ben bilirim
vuranların mı, dönüşüm katalizörlerinin mi ellerine sağlık diyeceğimi bilemedim şimdi
benim mercanım geldi, benim yazım geldi, 15 yıl önceki yazlığım, yaz tatilim geldi,


sakın ha yanlış anlaşılmasın ki ilerde önüne çıkar falan
oğlumla ilgili sorunum yok, biraz da ondan, onun için tutuyorum nefesimi
o çok uslu aynı papasının, mamasının çocukluğu,
ama bonusları bitiriyor beni günden güne
evladın plasenta dışı ne bonusu olur diyene çocuğun olsun görürsün deme hakkımı da saklı tutmuyorum
burada kendileri şu anki halinden 1 ay küçük


liste de böyle
bu ara fazla müzik de dinleyemedim
moda tabiri ile official haliyle kralın dudaklarıyla haşır neşir oldum bir süre
yorum yapmadan ayracın ertesini beklemekte fayda var...


well, imagine it's a film & you're the star & pretty
soon we're coming to the part where you realise that you should give your heart
oh give your heart to me.
now the orchestra begins to make a sound
that goes round & round & round & round & round & round & round & round & round again
and we kiss to violins.
well some sad people might believe in that i guess
but we know better don't we?
we know all about the mess.
the aftermath of our affair is lying all around and i can't clear it away.
no. and d'you think that it's so easy to find?
somebody who is just your kind?
well it might take you a little time but i'm going to have to try.
oh yeah i'm gonna try.
and i know no-one can ever know which way to head
but don't you remember that you once said that you liked happy endings?
and no-one can ever know if it's going to work
but if you try then you might get your happy ending.

akşam akşam durduk yerde adamın ''yöq'' parçalar listeme dahildir kendisi
yanağa öpücük koymak

2 Mart 2011 Çarşamba

İlginç İhtimaller

Eski bir odyofil olarak sabah bu şahane havada, süfer mutlu olarak işe geldim ve attım marantz audio süper audio cd mi bilgisayara.
bu harika günü ne şenlendirecek acaba diyerekten bastım random tuşuna bu çıktı,




What are you waiting for, believe in me
Isn't it love in this life that you need
You can offer your soul to an altar of sacrifice
But give your heart to me
 
Let's bring Heaven down here
Let's bring Heaven on down
I don't want to wait for the angels
Let's bring Heaven down here
 
What's in the sky that you and I can't find
Simply in love what could be more divine
How can I make you believe forever and ever more
I'll give my heart to you
 
Let's bring Heaven down here
Let's bring Heaven on down
I don't want to wait for the angels
Let's bring Heaven down here

Can I lay you down

Don't you know salvation is the warmth of my embrace
Let me touch your lips
Kiss the moonlight on your face
I need you now
I need you now

Let's bring Heaven down here

Let's bring Heaven on down
I don't want to wait for the angels
Let's bring Heaven down her
 öyle hasta gelene kadar mıy mıy believe in me kısmından dolayı dinlerken aklıma bu geldi;
 
You only call me after you've had a few
You only want to hang out when you've got nothing to do
Don't tell me you love me and act like you don't
Oh, if you really want me you just gotta let me know
You only call me when there's no one around
You only wanna come up when you know I'm going down
Don't tell me you love me and act like you don't
Oh, if you really want me you just gotta let me know
bu aralar aklımı kurcalayan şey mesela örnekle gideyim ki sonra aradan zaman geçince ben bile anlamıyorum ne demek istediğimi, o zaman da ulan ne sallamışım ben ki dememek elde bile olmuyor , misal! bu arada çüş diyorum kendime, başa döndüm kafamı kurcalayn soru örneği vanilla sky, şimdi bunu okuyan çoğu kişi film der ama, bir sürü şey var olayın ne kadar popüler olduğu veya sizin ilginizle ilgili birşey, vanilla sky için, beyaz bulutlu bir gökyüzüdür herhalde diyen de çıkar, çıkar
o zaman sorun şurda, kim neden ne anladı?
anladığına göre doğru mu tepki verdi, yoksa ben onun ne anladığını estimeyt edip, yanlış mı karar verdim
o zaman başlangıç yanlış ise süreç acaip yerlere gidebiliyor. 
haklı olarak ne olursa olsun ahlaki davranış biçimi açısından bu laf nereye gider kim ne anlar ki diye düşünüp tek tek ince eleyip sık dokuyup, ay sen ne düşündün ay sen ne yaptın demek mi doğru, yoksa olaydan çıkarım yapanın geri dönüş yapması mı,
aksiyonu başlatan, yani önerge sahibi mi tek tek inceleyecek kim ne algıladı diye edilgenler mi dönecek fikir veya etki sahibine, burası çok karışık, bence etkiyi başlatan sormalıdır diyenlere karşıyım şöyle ki;
şimdi eşşeğin aklına karpuz kabuğu sokmak diye birşey var, karşıda olmayan düşünceyi implante etme riski var neden mi, filmi düşünmüş birisine haa ben de müzik grubu var o gelmiş olmasın aklına dedim de ondan sordum derseniz, karşı der ya da diyebilir ki aaaa evet evet ben onu düşündüydüm vs vs
çok karışık oldu değil mi bu daha kafamdaki soruna giriş bölümünün ilk paragrafı, sıkıntı büyük anlaşılan, yuh.

bir de bu ara yeni keşfettim, 4 insan bir araya gelmiş, nasıl gelmiş neden gelmiş spekülasyon olur ama bunlardan biri benim, ve bu dört insanın bir araya gelme ihtimali, son turkiye nufus sayımı, internet abone sayısı vs incelendiğinde 1/16,2 milyon üzeri dört, vay anasını 6,8*10 üssü 28 ediyor ve tek söylenebilecek de get landır, haa mutsuz muyum? yok değilim de, şaşırdım.